Beynimizin Dinamik Gücü ve Lord Nelsonun Bilime Katkıda Bulunan Hikayesi
Bedenimizden gelen dokunma, sıcaklık, ağrı ve vücut konumu gibi duyusal bilgileri işleyen karmaşık bir sistem olan somatosensöriyel sistem, beynimizin bedenimizle nasıl etkileşime girdiğini ve çevremizle nasıl bağlantı kurduğumuzu anlamamıza yardımcı olur. Beden dilinin kodlandığı alan olarak da bilinen bu sistem, iletişimde ve sosyal etkileşimlerde önemli bir rol oynar.
Bu makalede, somatosensöriyel sistemin işleyişini ve beynin dinamik gücünü Lord Horatio Nelson’un ilham verici hikayesi üzerinden inceleyeceğiz. Nelson, Trafalgar Savaşı’nda Fransız mermisiyle sağ kolundan vurulan ve kangren riskinden dolayı kolu kesilen İngiliz bir deniz komutanıydı.
Somatosensöriyel Sistemin İşleyişi:
Somatosensöriyel sistem, deride, kaslarda ve eklemlerde bulunan ve çeşitli uyaranlara duyarlı birçok farklı reseptör türünden oluşur. Bu reseptörler, dokunma, sıcaklık, ağrı ve vücut konumu gibi bilgileri sinir sinyallerine dönüştürerek beyne iletir.
Duyusal sinyaller, omurilik boyunca beyne doğru taşınır ve burada somatosensöriyel kortekste işlenir. Somatosensöriyel korteks, beynin parietal lobunda bulunan ve bedenimizin farklı bölgelerinden gelen duyusal bilgileri işleyen bir bölgedir. Bu bölgedeki nöronlar, bedenimizin haritasını oluşturarak, dokunma, sıcaklık ve ağrı gibi farklı duyuların nerede ve nasıl algılandığını belirler.
Lord Horatio Nelson’un Hikayesi
Nelson, 21 Ekim 1805'te Trafalgar Savaşı’nda Fransız mermisiyle sağ kolundan vuruldu. Kangren riskinden dolayı kolu dirsekten kesilmek zorunda kaldı. Bu trajik olaydan sonra Nelson, ilginç bir şekilde hala kolunu ve parmaklarını hissedebiliyordu. Hatta alaycı bir şekilde olmayan koluna “yüzgecim” diye bile hitap ediyordu.
Nelson’un bu olağanüstü deneyimi, beynin ne kadar dinamik ve uyumlu olduğunu gösteriyor. Beynimiz, nöron adı verilen milyarlarca sinir hücresinden oluşan karmaşık bir organdır. Bu nöronlar, sinyalleri işleyerek ve birbirleriyle bağlantı kurarak bedenimizden gelen bilgileri yorumlamamızı sağlar. Nelson’un durumunda, kolunun kesilmesine rağmen beynindeki somatosensöriyel korteksteki nöronlar hala kolunun var olduğuna dair sinyaller alıyordu.
Beynin Yenilenme Yeteneği
Beyin, bu sinyalleri telafi etmek için çevredeki diğer nöronlardan gelen bilgileri kullanır. Bu, “fantom uzuv” olarak bilinen ve kesilen bir uzvun hala varmış gibi hissedilmesine neden olan bir fenomendir. Nelson’un kolunu hala hissedebilmesinin sebebi, beyninin eski nöron bağlantılarıyla yakınındaki dokulardan gelen sinyalleri birleştirerek kolunun varlığını simüle etmesidir.
Doğuştan kolsuz doğan bir kişi için bu durum geçerli değildir. Beyinlerinde kolla ilgili herhangi bir nöron bağlantısı olmadığı için kolunu hissedemezler. Bu, beynin deneyime ve uyarıya ne kadar bağlı olduğunu gösterir.
Beyin, sürekli yeni bağlantılar kurarak ve eski olanları güncelleyerek kendini yenileyen dinamik bir organdır. Nelson’un durumu, beynin bu yenilenme yeteneğinin somut bir örneğidir.
Beynin Dinamik Doğası
Sonuç olarak, Lord Horatio Nelson’un hikayesi beynin inanılmaz uyum yeteneğini ve dinamik doğasını gösteriyor. Bu hikaye bize beynin sadece fiziksel bir organ olmadığını, aynı zamanda bedenimizle ve çevremizle etkileşimde bulunan karmaşık bir sistem olduğunuda hatırlatıyor.
Bununla beraber aslında hiçbir zaman beynimizin sabit kalmadığı, gördüğü, duyduğu, kokladığı, tattığı ve dokunduğu hiçbir veriyi asla boşa çevirmediği ve sonucunda bunu dinamizm ile sonuçlandırdığı kuvvetle muhtemeldir. Bu yüzdendir ki beynimiz, biz ne yaparsak yapalım aslında sabit kalmamak için elinden geleni yapıyor. Bizlerde her zaman ne olursa olsun bu dinamiğin farkında olalım ve hayatımıza daha farklı aktiviteler ve çalışmalar katalım. Bunun dışında ise tersine yapacağımız hareketlerle ise beynimizin dinamizmni negatif şekilde etkileyeceğimizide unutmayalım. Son olarak yazımıda İbn Haldunun şu anlamlı sözüyle tamamlamak istiyorum;
“ İnsan beyni değirmen taşına benzer. İçine eğer birşeyler atmazsanız kendi kendini öğütür durur.” -İbn Haldun
Okuyalım, deneyelim, araştıralım ve yürüyelim. Dinamik kalalım…
Daha fazla yazım için takipte kalın, hoşçakalın…